Ticari Sırların, Bankacılık Sırlarının Ve Müşteri Sırlarının Açıklanması Suçu

Türk Ceza Kanunu ticari sırların, bankacılık sırlarının ve müşteri sırlarının açıklanmasını suç olarak tanımlamıştır. Ticari sır, bankacılık sırrı ve müşteri sırrı niteliğini haiz bilgi ve belgelerin hukuka aykırı şekilde elde edilmesi ve bunların yetkisiz kişilere verilmesi de suç kapsamındadır.

Gerçek ve tüzel kişilerin, iktisadi faaliyetlerini güven içinde sürdürebilmeleri için sır mahiyetindeki bilgilerinin iş yaptığı firmalarca korunması son derece önemlidir. Şayet gerçek ve tüzel kişilerin ticari sırları, bankacılık sırları ve akdi ilişki içinde olduğu kişi ve kurumlarca saklanması gereken müşteri sırlarının izinsiz paylaşılması, ciddi maddi ve manevi zararlar doğurabilecek niteliktedir.

Türk Ceza Kanunu m. 239 hükmü, “Ticarî sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması” fiilini suç olarak tanımlamıştır.

Yasa hükmüne göre, sıfat veya görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf olduğu ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri yetkisiz kişilere veren veya ifşa eden kişinin, şikayet üzerine, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılacağına hükmedilmiştir. Keza, ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin, hukuka aykırı yolla elde eden kişiler tarafından yetkisiz kişilere verilmesi veya ifşa edilmesi halinde de, bu kişilerin bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılacağına hükmedildiği görülmektedir.

Bu kapsama, bilimsel keşif ve buluşları veya sınai uygulamaya ilişkin bilgiler de girmektedir. Bilimsel buluşların veya sınai uygulamaya dair bilgilerin de yetkisiz kişilere veren veya ifşa eden kişiler, bu bilgileri hukuka aykırı ele geçiren kişiler de aynı şekilde cezalandırılacaktır.

Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeler ile fenni keşif ve buluşlar veya sınai uygulamaya ilişkin bilgilerin Türkiye'de oturmayan bir yabancıya veya onun memurlarına açıklanması halinde, faile verilecek ceza üçte biri oranında artırılacaktır. Bu durumda şikayet koşulu aranmaz. TCK m. 239/1-2 hükümlerinin uygulanması şikayete tabi kılınmışken, TCK m. 239/3 hükmü re’sen soruşturulacak ve kovuşturulacak bir suçtur.

TCK m. 239/4 hükmü ise, suçun cebir ve tehdit kullanılarak işlenmesi halini düzenlemiştir.Bu hükme göre, cebir veya tehdit kullanarak bir kimseyi bu madde kapsamına giren bilgi veya belgeleri açıklamaya mecbur kılan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacaktır.

Açıklanmış olan sırrın, bu kapsamda olup olmadığı ne şekilde belirlenecektir? Yasa gerekçesi tetkik edildiğinde, maddenin birinci fıkrasında ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin yetkisiz kişilere verilmesi veya ifşa edilmesi fiilinin suç olarak tanımlanmış olduğu, bir bilgi veya belgenin bu nitelikte olup olmadığı hususunun, ilgili kanunda belirlenen bu hususa ilişkin ölçütler göz önünde bulundurularak hâkim tarafından belirleneceğine hükmedilmiştir.

Nitekim Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 2014/7809 E. 2017/118 K. sayılı 12.10.2015 tarihli kararında, kopyalanan kayıtlarda yer alan bilgilerin ticari sır veya müşteri sırrı niteliğinde olup olmadığı hususlarında konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınması ve akabinde hasıl olacak sonuca göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği ifade edilmiştir.

Keza yasa gerekçesinde, maddenin ikinci fıkrası bağlamında tanımlanan genel anlamda fennî veya sınaî sırrın, sanayicinin işletmesinin yararı gereği gizli tutmak istediği hususlar olduğu belirtilmiştir.

TCK m. 239 hükmünün uygulanması, nitelikli bilgi gerektiren bir alan olması nedeniyle, bu konuda yürütülen soruşturma ve kovuşturmalarda, gerek suçtan zarar gören müştekilerin, gerekse sanıkların kendilerini ceza avukatı ile temsil ettirerek süreçi takip etmelerinde hukuki faydaları bulunmaktadır.